“Dezenformasyon yoluyla farklılıkları ve bölünmeleri derinleştirme korkusu”
Prof.Dr. Çisil Sohodor’un Edelman Trust Barometer ile ilgili LinkedIn yorumları:
Yılın en beklenen raporu olan Edelman Trust Barometer’ın sonuçları açıklandı ve çok sayıda dikkat çekici uyarı mesajı barındırıyor.
Özellikle iletişim ve iş dünyası için akılda tutulması gereken başlıkları özetledim ama raporda en çok dikkatimi çeken konu “information war- bilgi savaşları” meselesi oldu.
Geçtiğimiz günlerde Dünya Ekonomik Forumu 2 yıllık riskler listesinin başına “mis/disinformation” sorununu taşımıştı. Şimdi de Edelman Güven Barometresi bilgi savaşları korkusunun (%61) “toplumsal korkular” listesinin en fazla artış gösteren korkusu olduğunu ifade etti.
Bilgi savaşlarını “Diğer ülkelerin, farklı ülkelerdeki medyaları kasıtlı olarak yalanlarla kirleterek ve farklılıkları alevlendirecek şeyler yayınlayarak bir bilgi savaşı yürütmesi” olarak tanımlamışlar. Yani özünde dezenformasyon yoluyla farklılıkları ve bölünmeleri derinleştirme korkusu.
İki raporun sonuçlarını üst üste koyunca işin ciddiyeti daha da anlaşılıyor. Bu çok ciddi bir iletişim sorunu!
Gelelim öne çıkan diğer başlıklara ve dünya genelinde insanların düşündüklerine:
– Gazeteciler de dahil olmak üzere toplumsal liderler, hükümet liderleri ve iş dünyası liderleri “yanlış olduğunu bildikleri şeyleri söyleyerek insanları kasıtlı olarak yanıltmaya çalışıyorlar.Yani yine dezenformasyon konusu.
– İnsanlar en fazla iş dünyasına sonra STK’lara, sonra hükümerlere ve en az olarak da medyaya güveniyor.
– Bilimin bağımsızlığını kaybettiğine ve siyasallaştığına inanılıyor. Bilim insanlarının toplumla nasıl iletişim kuracaklarını bilmedikleri belirtiliyor.
– Hükümetler, gelişen teknolojileri etkili bir şekilde düzenlemek için yeterli anlayışa sahip değil görüşü hakim.
– İnsanlar inovasyonun kötü yönetildiğini ifade ediyor.
– İnovasyonun kötü yönetildiğini söyleyen katılımcıların 2/3’ünden fazlası toplumun çok hızlı değiştiğine ve bunun ‘kendileri gibi insanlara’ fayda sağlayacak şekilde değişim olmadığına inanıyor.
-İş dünyası bu eğilimi tersine çevirmek için en iyi fırsata sahip çünkü topluma yenilikler getirme konusunda en güvenilir kurum. Ancak inovasyonun toplum için net olumlu etkisini açıklamaya odaklanmalı.
– Toplum tarafından CEO’ların toplumda meydana gelen değişiklikleri de yönetmesi ve bunlarla ilgili konuşması bekleniyor.
– İşini kaybetmek ve enflasyon en büyük bireysel korkular.
– İklim değişikliği, siber güvenlik, nükleer savaş ve farklılıkları körüklemek için medya yoluyla manipüle edilmiş bilgi savaşları en önemli sosyal korkular.
– Sanayi sektörlerini oluşturan işletmelere duyulan güven ile sektördeki yenilikler arasında büyük uçurumlar var. Teknoloji sektöründeki işletmelere duyulan güven (yüzde 76) ile yapay zekaya duyulan güven (yüzde 50) arasında 26 puanlık bir fark yer alıyor; Sağlık sektöründeki işletmelere duyulan güven (yüzde 73) ile gene dayalı tıbba duyulan güven (yüzde 50) arasında 23 puanlık bir uçurum; Yiyecek ve İçecek sektöründeki işletmelere güven (yüzde 72) ve GDO’lu gıdalara güven (yüzde 32) arasında 40 puanlık fark var.