Sosyal Fayda Yeratan Şirket Olamadıkça

1

*BrandMap Mayıs-Haziran 2024 Sayısı için kaleme alınmıştır.

1990’larla birlikte demlenmeye başlayan “sürdürülebilirlik” kavramı önce “Sürdürülebilir insani gelişim” olan orijinal adının içindeki “insani gelişim” tanımını dışladı. İnsani gelişim olmadan da hayat devam edebilirdi! Böylece 2000’li yıllarda kucağımızda sağı solu budanmış çiçek böcek işleriyle tanımlanan ebeveynlerinden koparılmış “sürdürülebilirlik” başlığını bulduk. Bu yüzden süreç günümüze kadar iş modellerinin sorgulanmasına kadar gelemedi. Dolayısıyla kurumsal sorumluluğun nerede başladığının bilinmezliği içinde “yeşil aklama” tezgahında kurum ve ürün markaları işporta malı muamelesi görür oldu.

Temel meselenin “purpose” yani “neden varız?” sorgulamasını yapabilme cesaretini gösteren çok az sayıda şirket Simon Sinek’ in TED sunumundaki o meşhur sözünü ciddiye alarak başka bir lig yarattılar.” People don’t buy what you do; people buy why you do it.”

(İnsanlar ne yaptığınızı satın almazlar; insanlar neden yaptığınızı satın alır )

Pazarlama dünyası “what” ve “how” sorularının cevaplarına yoğunlaşmışken Paul Polman’ın liderliğindeki Unilever gibi dev bir transatlantik bile “why” sorusuna kilitlendi 2010’lu yıllarda. Hem de onbinlerce tedarikçisini yanına alarak…

Artık, şeffaflığın, sorumluluğun, hesap verebilirliğin, etik ve adil anlayışla evlendirildiği yönetim kalitesinin elinde başka bir “bilet” vardı. Bu bilet ister istemez iş modellerinin değişiminin anahtarı idi. Zaten bu gerekçeyle dünyanın en etkin lobilerinden biri olan Business Roundtable 2019 yılında kendi “purpose” açıklamasını yeniden değerlendirmiş ve hissedar değeri yaratmanın öncelik olmaktan çıkarıldığını duyurmuştu.

Buraya kadarki konular maçın ilk yarısı ile ilgili satır başları.

İkinci yarı şimdi başlıyor

Gelelim ikinci yarıda bizi nelerin beklediğine…

RepMan itibar Araştırmaları Merkezi’nin kanaat önderleri ile Mayıs 2024’te gerçekleşen Benchmark toplantısında bir katılımcının yorumu ile değişim şu ifade ile başlıyor:[1]

“Kapital birikimini doğayı eriterek yapmak arada üretilenleri de çöp yapmak bir gerçeklik olamaz!”

Şimdi bu bizi nereye götürüyor?

Öncelikle kurumsal sosyal sorumluluk kavramı tarihin tozlu raflarına bırakılıyor. Çünkü her şirket kurulduğu günden itibaren topluma ve gezegene karşı sorumlu olmak ve işini bu anlayışla yönetmek durumunda. Simon Sinek’ in “why” sorusunun cevabını ticaret sicil kaydına bu şekilde yansıtmayanların geleceğinin olamayacağı bir dünyanın içinde olduğumuzu görmemiz lazım. Günümüzde bunun tercümesi “sosyal fayda yaratan anlamlı şirket” olabilmek!

İşte bu noktada “liderlik” kavramına format attırabileceğimiz bir gündem kendiliğinden ortaya çıkıyor. Bunlar “gezegen hakları ile insan haklarını” “why” sorusunun cevabı olarak yaptıkları işin içinde buluşturanlar olacak. Patagonia’ nın tüm hisselerini iklim değişikliği ile mücadele eden sivil toplum kuruluşlarına devreden Yvon Chouinard gibi.[2]

Bu liderlerin sabahları gözlerini açtıkları dünya ile bizimkiler arasında çok fark olduğunu görebiliriz.

Çalışanlar sahneye çıkıyor!

Bu yüzyılı altlarındaki temel insanlık ve çevre sorunları ile birlikte iki gündem şekillendirecek. Bir tanesi artık inkar edemeyeceğimiz ve hedefleri tutturamayacağımız gerçeği ile buluştuğumuz “iklim krizi”… Diğeri ise “yapay zekâ” dan medet umabileceğimizi düşünerek varımızı yoğumuzu seferber edeceğimiz teknoloji ve inovasyon becerilerimiz.

Şirket yönetimlerini kendi özel gündemlerinden çıkarıp mutlu olacakları ve çalıştıkları şirketlerden sosyal fayda yarattıkları için gurur duyacakları yere taşıyacak olanlar ise sahneye çıkan “çalışanlar” olacak!

[1] Sürdürülebilirk stratejileri uygulamalarla tutarlı mı?; https://www.repman.com.tr/tr/repman-gundem-benchmark-toplantisi/

[2] https://www.ekonomist.com.tr/haberler/milyarlik-sirketini-cevreci-vakiflara-devrediyor-hicbir-zaman-is-adami-olmak-istemedim-34859